Çarşamba, Ocak 13

Yoğun Bakım

Hep merak ederdim yoğun bakım nedir? Nasıl olur diye. Sonra allah sesimi duymuş olacak ki annemi hastaneye yatırdığımız sene kaldığımız yerin yan odası hastanenin yoğun bakım odasıydı.

Yaklaşık 1 ay ilk bir hafta geceli gündüzlü sonrasında sabah git akşam gel ekollü refakatçilik serüvenim başladı. Yer yön duygusu olmayan bir insan olarak son 3 hafta oldukça stresli geçti. Bi türlü nerede ineceğimi öğrenemediğimden ilçe sınırına girdiğimiz anda otur kalk şeklinde geçti dolmuş yolculuğum.

İlk gün baya ağır hasta bir teyze taburcu oldu ve ben onun yatağını hayatımda ilk defa gördüğüm taburcu olduktan sonra yine hiç görmediğim bir abla ile paylaştım. Uyumak hak getire kılımı bile kıpırdatmadan gözlerim tavanda saniye saydım. Sonra zaten yatağı feci benimsedim ne kitaplar ne cipsler bitti o yatakta :) Annem kalk kızım burası kitap okuma yeri mi dese de başka türlü kafa dağıtmanın yolu yoktu çünkü yan odamda her an her saniye ölümü bekleyen 8 kişi vardı.

Annemin yanına girmek için de çıkmak için de o odanın önünden geçmek zorundaydım. Mecburen kayıyordu gözlerim camekanın ardında yaşamak için hayata tutunan ya da aslında çoktan pes eden insanlara. Tepkisiz bembeyaz ve çoğu yaşlı insanlardı. Çoğunun yanında kimse yoktu! Aslında o anlarda duadan başka birşeye ihtiyaçları da yoktu.

Her biri için ayrı hikayeler yazdım her geçişimde. Belki gençken ne kadar güzeldi şu beyaz saçlı teyze kim bilir kimler koşmuştu peşinden de şimdi burada tek başına sadece nefes alıp vererek belkide neler neler düşünerek yatıyordu öylece.

Yanındaki kel amca ne kadar zayıf. Oysa kim bilir ne kadar güçlü kuvvetliydi işinde çevresinde sevilen saygın biriydi. ama şimdi benim kendimce ona yazdığım bir hikayenin baş kahramanı oldu. Git başımdan be çocuk diye kızmıştır belki hissedip ona baktığımı.

Ölüm o derece yakındı bize günlerce. O yeşil çizgiler kırmızılar inip çıktıkça makineler dıt dıt ettikçe. Dıt sesi kesintisiz gelmeye başladığında artık çok korkmamaya başlamıştım. Ölüm bu kadar yakındı işte. Yan odamda 8 bedende yatıyordu bekliyordu pusuda.

Alıştım artık neredeyse her gece bi insanın "xx dün gece vefat etmiş" denerek yatağını boşaltmasına. Sonra başka hayatlar başka hikayeler...

Yoğun bakım benim hayalimdeki gibi değildi. Adı gibi bir yoğunluk beklerken en azından bizim servisimizde sessizlik vardı sadece. Nöroloji servisiydi bizim kaldığımız yer. Yoğun bakım hastalarıda genelde beyin kanaması geçiren, düşüp ödem oluşan kurtulmasının mucize olduğu insanlardı.

Mütemadiyen birileri ağlıyordu odanın kapısının önünde. Her seferinde merakla "ne olmuş" diye soruyordum. Aldığım cevap malum ölüm haberiydi. Cevap değişmedi ama benim tepkim değişmişti. "Hııı allah rahmet eylesin" diyip geçiyordum kendi kaldığımız odaya. Gece kalmaları bırakınca sabah annemden alıyordum yoğun bakım envanterini. En şaşırdığım ve beklenmedik ölüm son günlerimize yakın gelmişti.

Orta yaşlarda bir kadın ağlıyordu donuk donuk. Meğer sakinleştirici yapmışlar ondanmış tepkisizliği. İçeride de değildi servisin önündeki banktaydı. "Ne oldu neden ağlıyorsunuz?" dedim. "kocam öldü" dedi. Şaşırmamıştım ama soru sormanın en zor olduğu anlardan biriydi çünkü o kadını hiç görmemiştim ben. Yatanlardan mıydı dedim. Meğer benim kahvaltıya gittiğim esnada getirilmiş bir hastaymış kurtaramamışlar. Nasıl olduğunu sordum. Alışmıştım ölüm o kadar olağan birşeydi ki benim için o 1 ayda. Cuma günü namaz kıldıktan sonra camiden çıkarken ayağı kayıp düşmüş kafasını çarpmış. Sonra anneme aldığım poğaçaları götürdüm, hayat bizim için kaldığı yerden devam etti.

Durduk yerde neden geldi bunlar benim aklıma bilmiyorum. O günlerden sonra aklımda kalan ölümün yan odamda uyuyabilecek kadar yakın olabilmesiydi.

2 yorum:

  1. Sahi nerden geldi aklına tüm bunlar. Lütfen düşünme sen böyle şeylerin üzerinde uzun uzun. Senin blogunda neşeli yazılar olması gerekir. Çok güzel kaleme almış da olsan, bu sağlam ve akıcı üslubu farklı daha yaşam dolu parçalarda görmek istiyorum. Söz mü canım?...

    YanıtlaSil
  2. Hiç bilmiyorum durduk yerde nereden geldi aklıma:( Söz yazmam böyle şeyler artık :)

    YanıtlaSil

"kafan çok güzelmiş güle güle kullan"