Çarşamba, Ocak 13

Şeftaliden Bozma Koltuk


Çok önceki yazılarımdan birinde bahsetmiştim şeftaliden huylanan bir tipim. Şeftali yetmezmiş gibi türevleri olan; kayısı,çağla, kadife ve yeni yıkanmış yün kazaklarıda elleyemem.

Şu anda belkide hayatımın en zor yazısını yazıyorum bu konudan bahsederek ama yazmam lazım içimi dökmem lazım ey okur.

Pazar günü bel fıtığı teşhisi ile amelyat olan arkadaşımızın evine ziyarete gidecektik. buraya kadar herşey gayet normal. Hafta içi arayamamış olmanın huzursuzluğunuda atmıştım nasılsa gidiyoruz diyerekten. giyindim kuşandım ve evden çıktım.

Diğer arkadaşlarla da buluştuktan sonra eve varabildik. Buraya kadar da mutluyum huzurluyum. Ne zaman ki evin kapısından geçip bizi ağırlayacağı odaya girdik benim için işkence dolu saatler başladı.

Arkadaşımın zevkle döşenmiş evinin koltuklarının kaplaması kadifemsi bir kumaştandı!!! Aman tanrım o nasıl bir duygudur. Işığa tutulmuş tavşan gibi kaldım öylece. Tutsam tutamıyorum, hareket bile edemiyorum ey okur var sen düşün halimi. Bir kasa şeftaliye oturmuş gibi oldum...

Ben hareket ettikçe gelen o hış hış sesi beni benden aldı dertlere saldı. Salonda oturacak başka yerler aradım. O an herşey takım olsun uyumlu olsun zihniyetine nasıl sinirlendim anlatamam.

Oturabileceğim tek şey sandalyeler idi, ama onlarda bu uyum felsefesine kurban gidip aynı kumaşla kaplanmışlardı. Gözümü karartıp sehpaya ya da "bizim evde koltuk yok biz yerde otururuz" diyip yere çömelmeyi bile düşündüm.

Ellerim dizlerimde olabildiğince sabit yüzümde kekremsi bir gülümseme ile ziyareti bitirdim. Bundan sonra ziyaretlere yanımda bir adep muşamba ile gideceğim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

"kafan çok güzelmiş güle güle kullan"