Salı, Kasım 3

To Be Or Not To Be

Ya ya ingilizce başlığımı atarım havamı da atarım ey okur ehi ehi. Nedense tekerleme gibi olduğundan böyle söylemek çok hoş bu kelime öbeğini. Konumuz ise kendisinin içerdiği anlamdan ziyade domuz gribi aşısı olmak ya da olmamak işte bütün mesele bu bugünlerde ülkemde.

Böyle konumuz falan diyince de ders konu süre misali tahtaya yazan nöbetç öğrenci gibi oldum he. Bu nöbetçi öğrenciye ayrıca değinelim hatırlatır mısınız? Neyse ben yine konuma döneyim :)

Bi önceki yazıda da dedim ya gün geçmiyor ki bi garip olayla karşılaşmayalım şu ülkede. Günlerdir gündemi meşgul eden, milleti hasta, okulları tatil eden domuz gribimizin nur topu gibi bir aşısı var. Pek çok Avrupa ülkesi ve Amerikan halkı bu aşıya olabildiğince soğuk yaklaşıp, büyük çoğunluğu vurdurmama kararı almışken benim sevgili ülkemin güzide yöneticileri şaibeli bu aşıyı koşa koşa alıp getirip "ahanda aşı vurun" buyurmuştur.

Memleketim vurduralım vurdurmayalım diye sağa sola yalpalarken, aşıyı getirtenler vurun bişey olmazzzzzzzz derken, halk "ben aşı olmam önce sen" derken bakanların başı "ben aşı olmam" diyivermiştir.

Haydeeeeeee oldu mu şimdi? Nasreddin hoca olayına çevirdiniz sn başbakan olayı. Benim dediğimi yap yaptığımı yapma!! Sen ben olmam dersen cemaat naapsın?
Radyasyonlu çay olayı gibi sevgili bakanımızda olmuş aşısını geçmiş olsun mu diyelim?

Bakanım GDO lu domtis va yermin?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

"kafan çok güzelmiş güle güle kullan"