Salı, Ağustos 11

Klinik mi? Burası mı?


İçinde bulunduğumuz ay itibari ile ben de memleketin acemi ehliyet sahipleri kervanına katıldım. Oldukça maceralı bir serüven oldu benim için bu sınavlar dizisi. Hayatımda ilk defa çift dikiş gittim yahu!!

Sağlık raporu için gittiğim kahvehaneden bozma klinikte yaşadıklarım, sınavda arkamdaki amcanın henüz sorulara cevap vermeyi bilmezken bu işe kalkışması deneme sürüşü yaparken tepemde kocaman "sürücü adayı" yazıyor olmasına rağmen beni sollayarak kendini tatmin eden ego manyakları. "Bu ülkede mi araç kullanacağım ben ama nasıl" diye sordurdu kendime.

Sağlık raporu almak için iş yerimin yakınındaki yerlerden birisine gitmeye karar verdim. Dandirik bir hastanenin her yerde 35 40 lira olan bir rapora 80 lira değer biçmesi ile ilk gariplikleri yaşadık arkadaşımla birlikte. Hemen onun yanındaki klinik adı altındaki ilginç yere girmeye karar verdik. Dar köhne bir kapıdan içeri korkarak girdiğimizde kısa bir koridorun sonunda merdivenaltı danışması karşıladı bizi. Buyrun diye karşılandığımızda çoktan buyurmuştuk ve geri dönüşümde yok gibi geldi nedense. Arzuhalimi iletiverdim oradaki kasiyerden bozma arkadaşa. "Ben ehliyet için sağlık raporu alacaktımda"

Tabi diyerek işlemlerimi yaptılar, ardından beni ve arkadaşımı dar kıvrılarak yükselen merdivenlerden bir üst kata çıkardılar. üniversitede kaldığım apartmandan bozma yurt bile buradan çok daha güzeldi. Merdivenin sonunda geniş bir düzlüğe çıktık. birkaç kapı vardı ortaya açılan. Mesleğinin ne olduğunu çözemediğim bir teyze beni göz yazan odaya aldı. Tam muayeneye başlayacaktı ki o da ne elektrikler yoktu klinikte?

Oysa gözümü bir alete dayayacak flip flip sesleri eşliğinde gülmemek için kendimi kasıp gözlerimi teslim edecektim ben. elektikler yok neyse şöyle yapalım diyip karşıdaki harfleri göstererek göz sağlığımı ölçtüler. Bitti mi bitmedi!

Ben işlem tamam sanırken asıl bombayı sona saklamış meğer teyze. eline rastgele bir broşür alarak bana yaklaşık 2 metre uzaktan gösterip burada ne yazıyor dedi? Ya ben bir baskı atölyesinede çalışıyor olsaydım ve o broşürü ben basmış olsaydım ne olacktı? 8e varan bir miyopla maaşallah mı diyecekti? Neyse ben hayret ve şaşkınlıkla okuyamadığımı söyledim. Broşür indi, ardından sona sakladığını düşündüğüm soruyu yöneltti "Ruhsal bir rahatsızlığın var mı?" şimdi ben bu soruya ne diyeyim? Deli olsam deliyim mi diyeceğim ya da bana inanacak mı? Kafamı iki yana sallayarak hayır dedim. Arkadaşımla yeniden kıvrılan merdivenlerden şaşkın şekilde merdivenaltı danışmasına indik.

Yaşadıklarım az gelmiş olacak ki (kendi unutkanlığıma kılıf uyduruyorum şu an da) rapora iliştirilecek resmi unutmuşum. Haydee dön başa. Yeniden ofise gidip resimleri alıp geri dönmem anlamına geliyordu bu ki hiç sevmediğim klinik kahvesine gelmek isteyeceğim son şeydi. Mecburen gittim resimleri alıp geldim. O sırada elektriklerde teşrif etmişler saolsunlar bu sefer arkadaşım olmadan kıvrılarak çıktım yukarı. Gülmemek için kastığım flip flip sesleri eşiliğinde yeniden göz muayenesi oldum. Biraz önce de sağlıklı değil miydim ben bu neyin nesiydi?

Danışmaya bu sefer elimde resimlerle gidip raporumu alabileceğimi söyledim. Her gidip gelişimde elinde bir kalem ve gazete bulmacası burnunun ucundaki gözlüğü ile sandalyeye tünemiş duran adamın "başhekim" olduğunu öğrenmemle bu saatten sonra hiçbirşeye şaşırmayacağımı anladım. Danışmadaki ablanın başhekim amcadan imza isteyip onunda iki çizittirmesi ile işlemim bitmiş oldu. Tabi ben de bittim...

2 yorum:

  1. Aynı şeyleri 1987 yılında yaşamıştım. 20 yılda hiç mi bir şey değişmez, düzelmez bu memlekette. İnanılır gibi değil. Umarım ehliyeti de o dönemde olduğu üzre, şeker dağıtır gibi dağıtmazlar.

    YanıtlaSil
  2. maalesef haala şeker dağıtır gibi dağıtıyorlar. Sınav ve derslerdeki maceralarım ayrı hikaye :)

    YanıtlaSil

"kafan çok güzelmiş güle güle kullan"