Çarşamba, Mayıs 18

fulinin davetiye ile imtihanı

Şu hazırlık aşamasının en amele angarya işi davetiyelerin sahiplerini bulması.

Davetiye beğenememem, kendimize ait bi tasarım istemem tasarımı beceremeyip arkadaştan rica etmem
her akşam eve gitmeden arkadaş yanına gidip "orasına bunu koy şurasına bunu koy" demem

matbaadan geleceği günü öğrenince yanakları ateş basması

"acaba nasıl çıktı" paranoyası

kafandan davetiye uydurursan böyle paniklersin diye kendi kendimi azarlamalarım
ve sonucunda harika bir davetiye ile karşılaşmam

düğün dernek işi içinde en takıldığım konu nedense bu davetiyeler oldu.

sebep?

Çünkü insanları çağırmak için yaptırdığın birşey ve bana göre seni yansıtmalı bu,
senden bişeyler olmalı bakanın "aa bu ne güzelmiş" demesi.

Davetiyeler matbaadan en az bin tane basılacakmış ilk şok haber bu oldu. "Oha ben napiyim bin tane davetiyeyi" dedim.
Sonra sokakta her selam verdiğime veririm heralde diye kabullendim durumu.

Davetiyeleri teslim almaya giderken bende herkül rahatlığı vardı. Nasıl kaldıracağımı hesap etmeden "davetiye almaya gidiyom ben" diye çıktım şirketten.

Anam o nasıl bir ağırlık kaldırabilene aşk olsun.

Sonracıma saolsun matbaadakiler ortasından kırmamış bildiğin a4 formatında vermişler bana davetiyeleri. Haydeeeeee... Neyse tasarımcı arkadaş beni tanıdığı matbaaya gönderdi makinada 10 dk içinde kırarlar dedi.
bunu diyen ben durur muyum? koştum matbaanın kapısına dayandım

ite kaka götürdüğüm bin rakamla 1000 davetiyeyi tükanın ortasına patadanak koydum, hafif şiddetli bi deprem oldu minnacık tükanda.

Matbaa sahibi şok olmuş bi ifadeyle bana bakarken "abi beni veysel gönderdi burda bin davetiye var kırcakmışsın. 10 dk da kır ver"

Adam veysel kim sen kimsin ne kırması şokunu yaşıyorken bende "ee hadi ne duruyon" bakışı attım.

Hayır insan bi selam verir hal hatır sorar veysel kim açıklar di mi?

Yok çat diye girdim konuya zaten nefesimi bi tarafımdan alıyorum napalım!

şoku atlattıktan sonra ilk kurduğu cümle "veysel?" oldu.

"hee veysel bilmem nerden veysel" işte...

Şimdi durup düşünüyorumda nasıl bi laubali mi desem böyle esnaf moduna girmişim ben...

Neyse veysel şokunu atlattıktan sonra ikinci soru geldi
"kaç dene var burda"

"bin tane abi sizde makinası varmış 10 dakkada kırarmış"

"kim dedi sana bunu"

"veysel "dedi

Veysel'e rahmet okuyo muhtemelen içinden

Neyse soruya cevabıma cevabı "10 dakka mı makinanın ayarı 1 saat sürüyo ablam naaptın sen"

hiç istifimi bozmadan "veysel öyle demedi" dedim.

"ah ben o veyseli" dedi amca,
sonracıma "abla elemanlar harıl harıl çalışıyo yarın akşam veririm gel al" dedi.

hmm kem küm ık mık ettikten sonra kabul ettim. Akşam akşam bu neydi başıma gelen demiştir...

Akşam eve gidip abime dedim git sen al ben taşıyamam.

Adama ne diyim dedi?

"dün bi manyak geldi bin davetiye vermiş" de anlar dedim.

Sonra noldu?

Ben davetiyeleri aldım dostlar devamı diğer postta...

davetiyemin ön kısmısı :

2 yorum:

  1. cok zarif bir davetiye olmus fully arkadasinin ellerine saglik.
    Ama yazina öyle güldümki..:)))
    Gecen sen kendi yasadiklarimizi da hatirlattin bana...

    YanıtlaSil
  2. çok teşekkür ederim sünter teyze. Çok kahrımı çekti garibim:) onu böle yap bunu böle yap hayır oraya değil buraya koy diye diye diye diye kafasını şişirdim ama değdi:)))

    YanıtlaSil

"kafan çok güzelmiş güle güle kullan"