Pazartesi, Kasım 8

pardon yanlış geldim sanırım??



Cumartesi akşamı gitmem gereken bir nişan vardı. Katılmam şarttı çünkü hayat devam ediyordu. Ben nişana gittim ama sadece katıldım. 2 gün önce dayımı toprağa verip akabinde "hayat devam ediyor" diyerek göbek atacak kadar koparmadım kayışı ... Öylece bi kenarda oturdum oynayanları izledim...

Neyse benim anlamak istediğim şey başka;

Efenim nişan vardı akşama ve cumartesi nöbeti bana patlamıştı, benim saçlar bonustan hallice olduğundan bi bakıma girmeleri şarttı. Akşamında da abimin "dansöz var mı" diyerek beni kederlerden kederlere sürüklediği iş yemeği olduğundan hazırlanabilmem için sadece öğle yemeğindeki bir saatim vardı.

Ben naaptım? Bizim şirketin civarında bulunan 4 senedir bilip hiç gitmediğim kuaföre gittim. Kuförün yeri çok acaip yalnız. Üstü lokanta geriye kalan sağı solu önü arkası araba tamircisi... Ve ortada bir kadın kuaförü. aman tanrım..........

Girene kadar akla akrayı seçtim. Sağolsun tamirci çırakları kapının önünde çay sigara keyfindeydiler. Ehi ehi diye saçma sapan bi ruh haliyle aradan sıyrılıp attım kendimi bi bilinmez ummana. Bilmediğim bir kuaföre girince kendimi çok garip hissederim. İlk defa gittiğim için oraya sanki "hmm ilk defa görüyoruz bunu hayatında hiç kuaföre de gitmemiştir bu pis paspal" gibi baktıklarını düşünürüm. Evet normal şeyler düşünen birisi değilim...

Neyse kuaföre girdim ortada durup kendi eksenimde bir tur attım. Zaten kutuplardan basık ekvatordan şişik olan bünyemle ben dönyanın en güzel karısıyam mesajımıda iletmiş oldum... Turumu tamamladığım sırada benimle ilgilenmek üzere bir vatandaş gelip ne istediğimi sordu.

Valla pek işlek bir dükkanınız var ağam paşam sermayenize ortak olmaya geldim diyesim tuttu. Yuttum!!

Ne istediğim tipimden gayet belliydi. Kıvrılmaktan coşmuş saçlarım "bize bi ayar çek usta" diye haykırıyordu adeta... "ehi şey ben fön çektirecektim ama önce bi yıkamanız lazım" dedim utanarak. Akşamdan kalmayım saçı başı dağıttık anca bu kadar toplayabildim bi zahmet yıkayıver demek isterdim yuttum... Nedense kuaförlere girince aptal bi kibarlık çöker benim üstüme. O kadar bakımlı kadını bi arada görünce kendimden bi hallenirim tiksinirim "bunlar kadınsa ben neyim" diye bi düşünürüm. Kuaförden çıkınca ise geçer o his.

Neyse saçlarımı yıkamak üzere beni o boyun kaslarının içine eden iğrenç lavabodan bozma küvetimsi zımbırtının oraya oturttular. Saçımı yıkamam için açmamı beklediğini fark ettim çırağın. Elimi tokaya attım ama kıvrılmaktan artık nasıl memnun kalmışsa o gün saçlarım tokaya ayrıca dolanmışlar. Çeke çeke saç kalmadı tepemde tokayı çıkartıcam diye. O an haliyle yerin dibine geçtim. Şimdi içinden düşünüyodur çırak "karıya bak artık kaç gün yıkamamışsa" diye... Oysa sadece bi gün önce yıkamıştım ama bünyemin kıvrılacağı tutmuş ben napim...

Kafamı boynumu o oyuğa soktum suyun ısınmasını bekliyoruz ve işte en sevdiğim an ılık suyun kafa derimle birleştiği an... Çırak bu sıcaklık iyi mi diye sorduğunda aptal bi ses tonuyla "ehi ehi çok iyi" dedim onu hatırlıyorum. Sonrasını hayal ettim hızlıca. Şimdi bu mis gibi su ile kafama masaj yaparak yıkayacak bu çocuk benim saçlarımı ve ben belkide uyuyakalacağım bi kedi gibin...

Ama ne oldu? Ellerini kafama atmasıyla tüm hayallerim her zamanki gibi yıkıldılar... Allahım o nasıl bir saç yıkamak!!! Beynim alt üst oldu, sağ lop sol lopla yer değiştirdi. Görme duyma yeme içme merkezim resmen mideme kaçtı. Sonra o an nasıl çalıştıysa beynim düşündüm ama gene yuttum... "usta sen kaportacı yerine kuaföre girdin galipa" bu nası saç yıkamaktır yeğenim?? Boynumu kırıp elime vereceksin diye tırstım bi an... Haala beyin sarsıntıları içindeyim. Bu şoku nasıl atlatırım bilmiyorum ama o çocuğun bigün birinin boynunu kıracağından veya beyin sarsıntısı geçirteceğinden eminim...

1 yorum:

  1. Bunu ben yaşasam böyle anlatırdım emin ol. Akşam akşam bi iyi güldürdün beni.

    YanıtlaSil

"kafan çok güzelmiş güle güle kullan"