Çarşamba, Haziran 16

kule kule sana sesleniyorum kuleeee

Uzun zaman sonra şu geçtiğimiz pazar, haziranın 13 ü olan pazar güzel bir gün geçirdim. Planlanmamış, düşünülmemiş yolun götürdüğü yere giden bir gün.

Fotoğraf makinamı almadığıma bin pişman oldum. Nerede olduğumu bilmeden yürürken birden kendimi galata kulesinin dibinde buluverdim. Baktım baktım "kule kule beni duyuyon mu kule" diye geçirdim içimden. Sonra yokuştan aşağı yuvarlanmaya devam ettim. Galatadan açmışken yolu galata köprüsüne düşüverdim...

Köprünün altından geçerken üstünde balık tutan insanlara eğilerek "beni tutun beni tutun" diye seslendim içimden... Sonra misinalarını tutup çekip denize düşürmek geçti içimden. oh dedim serin serin :)

Sonra onlar çok ben tekim diye vazgeçtim. Durduk yere dayak yemenin alemi yok di mi? Yine aynı yerde bir masaya oturdum. Tam ben balık yerken üst kattaki boğaz komşusu olan balık tutan birisinin tuttuğu balık "şıp" dedi yanıma düştü. Bi o balığa baktım bir tabağımdaki akrabalık derecesini bilmediğin türdeşine baktım.

"benim şansım en sevdiğim şarkının sonuna yetişecek kadar" dedim. Çok bi duygulanmadım olan olmuştu. Ben de yemeğime döndüm...

Ne çok sonra dedim, planlanmadan yaşanınca birgün ardı arkası kesilmedi. Uzun zamandır hatta hayatımda hiç kendimi böylesine salıp gezmemiştim ben... Hep birilerine "tek yere" çakıldım kaldım. Renklerim gri oldu cümlelerim kısa... O gün hiç susmadım içimden de konuştum hep...

Sonra ve en son sevgili okur ehliyet alalı 1 sene olmamış olan ben, babasıyla sürekli direksiyon başında yüksek gerilim yaşayan ben "TAKA" kullandım uşağum:) bildiğin taka sürdüm. Haliçte balat senin galata benim bi döndürdüm takayı. Tabi sağını solunu bilmeyen bir kaptana (bana) asıl kaptan sağ yap sol yap dedikçe ve ben mütemadiyen tersini yaptıkça arkadaki turistler "ülkemize boğulmadan varır mıyız" diye düşünmüş olabilirler. İlk intibam onların gözünde sanırsam "bu kızdan şöfer olmaz" olabilirdi. ama ben sadece kaptandım...

Taka tıngır mıngır giderken buz dağı görmüş titanik tayfası gibi paniğe kapıldım köprünün ayağına çarptırırım korkusu ile fırladım dümenden verdim asıl sahibine...

Günü yeşilçam sokağında köz ateşinde bakır demlikte demlenmiş davşan kanı bir çay ile noktaladım.

not: çekebilseydim kendi çektiğim resmi koyacaktım ama kısmet işte... taka almaya karar verdim ben...

3 yorum:

  1. şimdi canım demli çay çekti :)

    YanıtlaSil
  2. yalniz gezmenin keyfi bu kadar güzel aktarilirmis.
    Sefasini bana da yasattin ya, helal olsun sana:))

    sagini solunu bilmeyen, tek ben degilmisim.
    Sevindim:)

    Öpüyorum

    YanıtlaSil
  3. -Komançi yazınca benimde canım yine çekti. çok güzeldi...

    sünter teyze geldiğinde bigün buralara senide götüreyim ben:) ikimiz sürelim sefasını :)

    YanıtlaSil

"kafan çok güzelmiş güle güle kullan"