Cumartesi, Ağustos 1

Düğün Salonu

Düğün salonları yaz aylarında bulundukları muhitin açık hava gazinosudur bana göre. Hatta direk matineleridir. Oturduğumuz caddede bir adet mevcut kendisinden. Akşam 7 - 8den gece 12 ye kadar Ankara havasından kolbastıya kadar oynamasamda çalan şarkılar konusunda derin bir kültüre sahibim. Etrafa yayılan gürültünün yanında benim değinmek istediğim konu düğün salonlarının kapasiteleri.

Yemekli düğünler malum daha pahalı, her bütçeye uymayabiliyor. Ne yardan ne serden geçen halkımız ise düğün salonlarında tüm akraba konu komşuyu çağırıp vur patlasın çal oynasın eğleniyor oğlan bizim kız bizim oluyor kaynanalar çatlatılıyor. (sözüm meclisten dışarı)

Düğün salonları 500T otobüsleri gibidir. Davet edilen 300 olsa da gelen 500dür. Aldıkça alır, kimse de hemşerim sen kimdensin demez ilişmezler pek. Herkes kendi havasındadır çünkü. Gelen hiç kimse ayakta kalmaz her daim sandalye bulunur veya temin edilir. Kaynağını henüz bulamasamda sürekli birileri girip çıkar salona daimi bir sirkülasyon söz konusudur.

Özellikle mahallenin bıçkın delikanlıları votka kola ikilisini kapıp masa altı barında geleni geçeni süzüp takılırlar kendi çaplarında. Masaların arasında koşturan çoluk çocuğa hiç değinmedim farkındaysanız çünkü oldum olası hazzetmem kendilerinden. En büyük hayalim katılacağım ilk düğünde bir çelme ile kendisini düşürüp "ah canım acıdı mı" diye yerden kaldırmadan oradan sıvışmak.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

"kafan çok güzelmiş güle güle kullan"