Perşembe, Ağustos 6

500 T Konserveleri


Halk otobüsleri yolcu popülasyonu çok geniş olan otobüslerdir. Çok ilginç insanlarla karşılaşabiliryorsunuz; menopoz teyzeler mi dersiniz, kıl tüy huylanan mı dersiniz. Bir nevi sosyal araştırma kutusudur. 2008 in üçüncü çeyreğinde başıma gelen 2 olay var beni hayretlere salan.
Bir cumartesi günü leventten binip anadolu yakasına geçmek üzere yola çıktım. Otobüs tıklım tıklım olmasına rağmen orta kapının oradaki alanda bir boşluk gördüm mutlu oldum. Bir sürü vücut bulunmasına rağmen orası boştu (bir iş var ama nereden bileyim) Bahsi geçen kalabalığı aşıp seyahat etmeyi planladığım boşluğa adımımı atacaktım ki ayağım havada asılı kaldı. Sebebi ise boş görünen yerde evet "yerde" demirden iri bir kafes ve içinde takriben 20 adet güvercin vardı. Yayılan kokuyu varın siz düşünün. İneceğim durağa kadar kanat çırpışları ile tabiri caizse uçarak geldim.

Birgün yine karşıya geçmek üzere 500T ye bindim. Muavin arkaya ilerleyin dedikçe yanımdaki arkadaşımla birlikte ilerliyorduk. Orta kapının hemen önündeki koltukta bir huysuz teyze oturuyordu. O kalabalıkta çantayı mı kollayasın tuttuğun yere mi bakasın ya da bastığın yere mi insan bilemediğinden, arkadaşım yanlışlıkla bu teyzenin koridora taşan ayağına "nazikçe" basmış. Teyzeden bir nida geldi "yavaş ol evladım" diye ama arkadaşımın dediğine göre henüz basmamıştı bile. Artık ilerleyecek yer kalmadığından mecburen bu teyzenin başında dikildik. Omzumdaki çantam ister istemez teyzenin omzuna değiyordu ama istemsiz bir değme çünkü arkadan ittirildikçe yapacak pek birşeyim kalmıyor. Fakat çantamı teyzenin omzuna yüklemek gibi bir durumum yoktu, yüksekteydim ve sadece "değiyordu" ki teyzeden yine bir ses geldi "evladım çantanı çek omzum ağrıyor!!!" Zaten ayakta zor duran ben sinirlenip "pardon ama sırtınıza yüklemedim heralde istemeden değiyor" diyiverdim. Akabinde teyzeden yine afallamama sebep olan bir cevap geldi "sen farkında değilsin ama omzum ağrıyor!!" Be kadın çantamın omzuna uyguladığı basınç hamam böceğinin yürümesi ile aynı iken bu ne hissiyattır böyle... Peki dedim geri ittirdim kendimi. Teyze kozyatağı durağında indi fakat ben haala bir insan nasıl bu kadar huysuz, terbiyesiz, yalancı olur anlamış değilim. Çünkü otururken önünde duran 2 çanta ve bir poşeti ağrıdığını söylediği sol koluna takıp diğer sağlam kolunu sallaya sallaya yürüdü. Bense boşalan koltuğuna oturup uyudum.

Sözüm şöferlere: Şoferler halk otobüsü dediğiniz şeye tüm halkı aynı anda bindirmek zorunda mısınız?

2 yorum:

  1. Sevgili Fulya,
    İlk yorumumu bu son okuduğum parça ile ilgili olarak yapmak istedim.
    Çalıştığım yirmi yılın her gününü yaşadım yazdıklarını okurken..Şimdi o teyzelerden biriyim. (Umarım öyle teyzelerden biri değilimdir.) Korkarım 2058 in dördüncü çeyreğinde de bunlar olacak.
    Araç uzay aracı da olsa yurdumun insanları hep aynı kalacak çünki..
    Sana gelince,
    Genç yaşına rağmen, yazdıklarınla çizdiğin profil, gençlik adına umut verici..
    Tüm yazılarını zevkle okudum. Üslubun hem sade, hem akıcı.Mizah anlayışın mükemmel. Kendini "ti" ye alışın, gözlemlerin, betimlemelerin çok hoş.Bunların yanında en çok önemseyip, bulamamaktan da korktuğum (gençleri okuduğum için)
    kuralları ihlal edilmemiş düzgün Türkçen için de seni tebrık ediyorum.
    Tüm yazdıklarını zevkle okuyacağımdan eminim yavrum.
    Sevgiyle kal...

    YanıtlaSil
  2. Kaç gündür yazıyorum moral oldu bu yorumunuz:) Güzel düşünceleriniz için çok teşekkür ederim :)

    YanıtlaSil

"kafan çok güzelmiş güle güle kullan"