Çarşamba, Eylül 2

O La La...

yazı yazmayınca başlık uyduramayanlardansanız eğer...

şu nalet sosyal medya sebebi ile her şeyi çabuk tüketir olduk...
bundan sebep her yazımın ilk paragrafı ig ye sövüp, bloğu da iyi boşladık diye vicdanımı rahatlatma çabaları...

Zaman hep hızlıydı da ben artık iyice yetişemez oldum bu hıza.. Kafamda deli sorularla günü bitiriyorum

Her sabah mesela "istifa edicem" diye geliyorum
sonra akşam olunca bitiyor bu fırtına
sonra yeniden
artık "bu defa kesin istifa edicem" pelesenk oldu dilime...
gülüyolar tabi bana "yav he he" diye
Oysa çok ciddiyim ben..

İnsan yaşamadan öğrenemiyor hiç bir şeyi...
Deneyimleyemiyor ve haliyle de çakozluyor. şahsen çakozladım sevgili günlük..

Öngörü dediğiniz şey yok, bir yerden sonra göremiyor insan önünü.. insanların gerçek yüzlerini görüp bilememek tanıyamamak bunun en büyük sebebi aslında... Ateşe elinizi sokuyorsunuz, ya o yola gireceksiniz ya da girmeyip hep deli gibi merak edeceksiniz "ya diğer yolu seçseydim" diye.

İşte bu yüzdendir ki deli gibi işe başlamayı isteyip  başlamış biri olarak  şimdi deli gibi pişmanım
ve şimdi önüme bakınca hayatımı planlayamıyorum, önümü göremiyorum...

Denizin benden uzakta büyüyor olması, klasik "her şeyini kaçıran anne " vicdanı ve onun azabı
yakıp kavuruyor...

 işte bu yüzden ki ben her sabah "istifa edicem bu sefer kesin" diyorum

sonra bakıyorum deniz artık kreş yaşına yaklaştı, kendi sosyal dünyasını kurmak için atacak minik adımlarını ve ben bu yolun neresinde hangi rolde ne yapıyor olduğumu bilmeden geçiriyorum günlerimi...

Her günüm yarın ne yapacağımı bilmeden geçip gidiyor...
İstediklerim olmuyor ya da ben yetiremiyorum...

Canım sıkılıyor blog bu duruma...
Hayatımda ilk defa bu kadar karamsarım, mutsuzum.
Böyle olacağını bilseydim diyorum hiç başlamazdım işe Deniz'i büyütür öyle girerdim o merak ettiğim yola... Ama öngöremediğin şeyler çoksa demek ki...

çocuk çok büyük bir sorumluluk
büyük bir sevgi
delice bi tutku
herşeyin en uç noktası
kalbin kör noktasını aydınlatan aşk









4 yorum:

  1. Yüreğim diyor ki git oğluna sarıl. Kocaman sevginle, bilincinle, sağ duyunla ve aklınla onun hep yanında ol adam gibi adam olmasını sağla.
    Ama işte burası Türkiye. Yaşadıklarımız malum. Yaşayacaklarımız meçhul. (Aslında o da malum da biraz umut kalsın içimizde.) Böyle devam etmen en hayırlısı. Gördüğüm kadarıyla güzel oğlun çok mutlu. Bu şartlara rağmen onu mutlu etmeyi başarıyorsun. O sevgiyi hissettiği sürece de mutlu olacak inşallah.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ah asu teyzecim... inşallah... çok teşekkür ederim yine yeniden güzel dileklerin sözlerin için:)

      Sil
  2. Yillardir sessiz okuyucularindan olan ben, su IG'yi kac kez lanetleyip "yaa ama yaaa.. ne güzel oluyordu yazilarini okumak, keske daha cok yazsaydi eskisi gibi" diyenlerdenim sahsen ve de bizzat.

    En sonunda ben de actim bir ig hesabi ama....ciks... cok fazla sevemedim birtürlü, alisamadim da. Yine bloga dönüs yaptim tam gaz... (o arada bir görünüp kaybolan ayse.3343 benim, ivit)

    Cok üzülüyorum calismak zorunda kalan, cocugundan ayri kalan, ona cocugunun ve kendisinin istedigi kadar zaman ayiramayan annelere... ben de onlardanim cünkü...
    Ama canin(iz) sagolsun be fuly.... sonucta onlar icin bu fedakarlik, simdi anlamasalar bile, ilerde kesin anlayacaklar.
    En azindan Deniz o anlayan cocuklardan olur insallah...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ya bu ig yaktı viran eyledi bu bağları sorma :)
      inan bende yazmayı çok istiyorum ama vaktim yok, yazasım yok, ig tembelliği var
      hadi hepsini geçtim eski neşem yok. kapamadığıma duacıyım ben artık:)
      denizin anlayıp anlamaması değil meselem deniz değil aslında o mutlu seviliyor her şekilde :)

      Sil

"kafan çok güzelmiş güle güle kullan"