Çarşamba, Kasım 10

Lodos sen naaptın?

Ay itibari ile kışa yaklaşmış olsak da bu aralar malum pastırma sıcakları denen bi acaip yazdan bozma günler yaşıyoruz. Hele 2 gündür en sevdiğim rüzgar olan lodos okşuyor yüzümü yüzümü...

Şu an da tek duam bayram tatili için kılımı bile kıpırdatmadan planlanmış olan tatile gideceğimden havaların bi süre daha böyle güzel gitsin olması... (Cümleme gel heyt)

Rüzgarı sevsemde çok kalamam insanı sersemletir. Zaten sevdiğiniz pek çok şey farkında mısınız bilmem insana zarar verir! Yani herşeyin çoğu zarar azı karardır demiş atalarımız hah işte durum budur aynen...

Çok aşık olursunuz seversiniz kendinizden verirsiniz kendinizi kaybedersiniz bazende kazığı yersiniz...

Yine çok seversiniz bağlanırsınız bu anne baba kardeş olabilir allah sıralı ölüm versin diye atalarımız yine boşa dememiş böylesine bir kayıpta yine üzülür dertlenir kederlenirsiniz...

Pastayı çikolatayı çok seversiniz ama fazla yerseniz kilo yapar

Şu hayatta hiçbirşeye çok bağlanmamak gerek sanırım. Herşeyin bir sonu olduğunu insanın en baştan kabullenip böyle yaşaması gerek sanırım...

en azından ben böyleyim... Hiç bir zaman çok bağlanmadım bişeylere...

Ailemi çok sevdim severim ama insan hayatta acılarını kendisi yaşar kim ne kadar destek olursa olsun başını yastığa koyduğunda yine o bir damla gözyaşını tek başına akıtır içine... Kimse yoktur yanında... O yüzden çok çok bağlanmadım aileme... Hep varlar hep olsunlar ama birgün onlar olmadığında da devam edebilmeliyim ben hayatıma bir şekilde iyi ya da kötü...

Mesela üniversitede okurken hiç aramadım ben annemi... Hiç ağlamadım annemi özledim diye, hiç hissetmedim yokluğunu... Bu sevmediğimden değildi kendimi böyle yetiştirdim içten içe... Başka şehire gitmek de benim tercihimdi okumak için, neden ağlayayım ki sonra kendi verdim karar için?

Can Yücel'in bir şiirinde bahsettiği gibi hiçbirşeye bağlanmamak gerek...

Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne.
“O olmazsa yaşayamam.” demeyeceksin.
Demeyeceksin işte.
Yaşarsın çünkü.
Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
Çok sevmeyeceksin mesela.

 O daha az severse kırılırsın.
Ve zaten genellikle o daha az sever seni,
Senin onu sevdiğinden.
Çok sevmezsen, çok acımazsın.
Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.
Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.
Senin değillermiş gibi davranacaksın.
Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de korkmazsın.
Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın.


Çok eşyan olmayacak mesela evinde.
Paldır küldür yürüyebileceksin.
İlle de bir şeyleri sahipleneceksen,
Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.
Gökyüzünü sahipleneceksin,
Güneşi, ayı, yıldızları…
Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak.
“O benim.” diyeceksin.
Mutlaka sana ait olmasın istiyorsan birşeylerin…
Mesela gökkuşağı senin olacak.
İlle de bir şeye ait olacaksan, renklere ait olacaksın.
Mesela turuncuya, ya da pembeye.
Ya da cennete ait olacaksın.
Çok sahiplenmeden,
Çok ait olmadan yaşayacaksın.
Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi,
Hem de hep senin kalacakmış gibi hayat.
İlişik yaşayacaksın. Ucundan tutarak…



Nerden nereye geldim... Ben sadece lodosu sevmeme rağmen çok kalınca karşısında nasılda serseme çevirdiğini söyleyecektim beni... biraz önce olduğu gibi... Lodos sen naaptın?

3 yorum:

  1. Bağlanmadan yaşamak kulağa güzel de ah nasıl yapıldığını da söylese biri bana :(

    YanıtlaSil
  2. cok merak ediyorum bizde o planladigimiz tatile gidebilcek miyiz acaba...

    YanıtlaSil
  3. Aslıcım; valla bilmiyorum içten gelen bişi belkide. bi hayat felsefesi vardır koy .... rahvan gitsin diye. çok takmicaksın hayatta hiçbişeyi. Ben aynen öyle yapıyorum...

    Aycimmm; nereye gidiceksin? bavulumda yer var sıkıştırabilirim seni:)

    YanıtlaSil

"kafan çok güzelmiş güle güle kullan"