Salı, Eylül 1

Mutluyum Mutlusun Mutlu


Bugün pek bi mutluyum. Aylardır elinde resmen işkence çektiğimiz servis şöförü işi bırakmış yerine yenisi gelmiş. Bu haberi veren maili okumamla bir bayram havasıdır estirdim ofiste. Klasik olarak herkesin söylediği "gelen gideni aratır" oldu. Emin olun hiç kimse bu giden kadar berbat olamayacağından aramayacağımdan zerre şüphem yok. Hatta tüm servis akşam baya bir geyik yaptık konu ile ilgili ve yazmak da farz oldu haliyle.

Giden servis şöförü arkadaş çok ilginç bir karakter. Hakikaten bir sosyal araştırmaya konu olacak cinsten. Bir insan kendi içinde ne kadar karmaşıklaşırın ispatı. Hergün kendisi ile çelişmeleri vs. Çok felsefik oldu cümlelerim ama olanı biteni anlattıkça daha iyi anlayacaksınız.

Bu abi küçük dağları ben yarattım sanıyor. Kendi kuralları var yollarda, koca kanun koymuşlar ama adam kafasına göre takılıyor. En basit örneği yolda giderken bir göbeğe denk gelindiğinde öncelik soldan gelen aracındı ki yanılıyor olabilirim. Biz sağdan geliyoruz ve bu abi her zamanki gibi kimseye yol vermiyor yollar hep onun hep onun. Sonra yol benim diye haklılığını ispat etmeye başladı. Kuralı söylememize rağmen kendi inandığı şey artık bize içten bir "yuh" çektirdi. "Ama ben daha hızlı geliyorum" yavaşla o zaman birader deli misin?

Hergün boğazı arşınlayarak işe geliyoruz ve haberlerin baş konusu boğaz trafiğini yaşıyoruz. Yollar zaten keşmekeş biz yorgunuz bi huzur ver di mi? Yok!! Yollar onun tüm şeritler onun köprüde onun! Her akşam bir yolcu otobüsü ile dip dibe gitmekten kendimi bazen o otobüsün yolcusu sanıyorum. Mutlaka bir otobüsün önüne direksiyon kırıp o yol benim kavgası yaşıyoruz. Efendi gibi şeridinde gitmek racona ters. Bir sabah kendisini sollayan ama belli ki acelesi olan bir başka servis aracına yetişip, camdan uzanıp dikiz aynasına yumruk atmasına söyleyeck sözümüz kalmadı. Emniyet şeridinde giden bir araca polis gelirken sırf kıllık olsun diye şeride geçmemesi için elinden geleni yapıp sonrasında kendisi aynı şeridi ihlal ettiğinde ve aynı polis geldiğinde başka bir araç onu şeride almayınca nası sinirlendiğini anlatamam. E biraz önce sen yapıyodun ama aynısını! Allaha emanet gittik aylarca sizin anlayacağınız.

Bunlar bir kenara ben ömrümde bu kadar geveze bir insan görmedim. Bi sus adam sansınlar lafını hayatında hiç duymamış muhtemelen sürekli konuşuyor durduramıyoruz. E müzik dinle sen de diyenleriniz olacaktır. Saat sabahın 06.30'u. Ben de insan yavrusuyum bizimkisi de beyin az dinlenmeye ihtiyacı var ey okur!! Her sabah şarkı şarkı nereye kadar.

Konuşmasınıda geçtim ama bi insan hiç mi dişe dokunur birşey konuşmaz? Kendisi gelişkin olsa da ruhu 10 yaşında bir erkek çocuğu olarak kalmış. Konuştuğu o kadar sığ ki "ben ne günah işledim" diyorsunuz. Örnekleyecek olursak ; Sence bu vinç kaç ton çeker?, Bu kamyon x km de kaç litre mazot yakar?, KDV nin kısaltmasını biliyo musun sen? Sorunun muhatabı bildiğinde ise "aaa herkes bilmez bunu" diye saçmalamanın zirvesine ulaştı.

Karısına acımakla birlikte kendisine daha acır oldum. Hayatta uğraşacak başka hiçbirşeyi kalmamış gibi duran bir tip. En son tartıştığı hararetli konu "bulaşık makinesinde tencere yıkanır mı yıkanmaz mı" oldu. Bu kadar entel takılıyoruz işte düşünün. Muhatabı olan arkadaş "yıkanır neden yıkanmasın" gibi kıvırma cevabı vereceğine pişman olmuştur sanırım. "Nasıl yıkanır tencere yeri var mı makinede? Bardak var tabak var kase var ama tencere yok tencere makinede yıkanmaz arkadaşım" diye memleketi kurtarıyorum edası ile ateşli ateşli konuşuyor. Konu bulaşık makinesine nasıl geldi söyleyeyim. Bu arkadaş akşam eve gidip makineye bakıp tencereyi görünce çılgına dönmüş. Vay sen nasıl koyarsın diye hatuna fırça çekip her akşam kontrol edeceğim demiş. Başka işin mi kalmadı? Dünyada sorun mu yok?

İşte bu yüzden çok mutluyum. Sabahları saçma geyiklere maruz kalmadan, yolcu otobüslerinin +1 elemanı olmadan işe gidip geleceğim için.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

"kafan çok güzelmiş güle güle kullan"