Çarşamba, Ağustos 19

Anılar Şimdi Gözümde Canlandılar


Tatilimin ramazan ayı öncesine gelmesi çektiğim çileyi 2 katına çıkardı. Alt tarafı bir bardak çay için bile sıraya girmek zorunda kaldım yahu!! Olay sıra beklemek de değildi aslında beklerim ne olacak ki benim kadar önümdekiler de çay içmek isteyen insanlar. (yaz sıcağında ne çayı demeyin o apayrı bi konu)

Beni asıl sinir eden insanların kabalığı, dikkatsizliği, işimi göreyim sıvışayım aceleciliği. Ayaklarım kaldırım taşından beter oldu. Teyzenin biri gayri ihtiyari ayağıma basıp haala hiçbirşey olmamış gibi ayağımın üzerinde durdu. Bir an nikah masası misali "evet" diyecektim. Baktım ayağını çekmiyor bi yere gitsin olay diye. Son anda fark edip sadece donuk bir pardonla geçiştirildim.
Yine çay alırken dibime yaklaşan ergen bünyeye sağlam bir fırça çektim. Neden o kadar dibe giriyorsa arkamı dönmemle göbeğine fincanımın çarpması ve akabinde elimin yanması bir oldu. Ben de sesiz durmadım hoş o acıya sussam olmazdı.

Deniz suyunun buzdan hallice olmasından çok giremediğim için yanımda götürdüğüm 600 sayfalık kitabı bitirmek şerefine nail oldum. Çalan şarkılara etrafımda koşuşan bağrışanlara rağmen büyük bir ciddiyetle kitabımı okurken birden feci bir sesle irkildim. Zerre hazzetmediğim bir şarkıcının yine bana göre kadınları aşağılayan sözleri ayrı tiksinç olan şarkısı çalmaya başladı. Yazsam mı yazmasam mı bilemedim ama ne olacak ki. Koca plajda (sarımsaklı Plajı) şarkı çalınan kabindeki görevli çala çala İsmail Yk'nın araba mı neydi öyle isimli şarkısını çalmaya başladı. Hani şu bas gaza aşkım bas gaza diyen şarkı.

Şarkıyı duymamla tüylerimin diken diken olması bir oldu. İlk sefer ya sabır dedim katlandım ama yine olunca dayanamayıp nefesimi kabindeki görevlinin yanında aldım. Şarkıları siz mi seçiyorsunuz dediğimde gayet lakayit "yoo ben değilim" diye bir cevap verdi. Ciddiyetimi bozmadan buradan hiç öyle görünmüyor dememle şöyle bir toparlanıp bana bakarak "evet" dedi. Ben kafa dinlemeye geliyorum bidi bidi diyerek bir daha ilgili şahsın şarkılarını çalmamaları konusunda "kibarca" uyardım. Ertesi gün dinlediğim iki isim Sezen Aksu ve Sibel Can oldu. Olsundu En azından sinirlerimi hoplatmayacak insanlardı.
Kısacık tatilime bunca şeyi sığdırmışken beni asıl etkileyen bir anne ve kızı oldu. Yemek alırken bir elinde tabağı diğer eliyle ise kucağındaki bebeğini taşıyordu. Mütemadiyen bebeğine bakıp "aaşkımmmm aşkımmmmm" diyordu. İlk önce bebeğine seslendiğini düşündüm. Sonra periyodik olarak gelince bu seslenişler fark ettim ki bebeği konuştuğunda ilk kelimesinin aşkım olması için çabalıyordu. Ömrü hayatımda ilk defa muhabbet kuşu yetiştirir gibi bebek büyüten bir anne gördüm. Bizim komşunun kuşu böyle böyle konuşmuştu en son.

2 yorum:

  1. muhabbet kuşu yetiştirir gibi bebek büyütmek iyiymiş :)

    YanıtlaSil
  2. "Bir an nikah masası misali "evet" diyecektim. Baktım ayağını çekmiyor bi yere gitsin olay diye. Son anda fark edip sadece donuk bir pardonla geçiştirildim."

    resmen kahkaha attım, kritikler ve olaylara bakış açısı çok iyi, bence sen hep tatilde ol :P hoşgeldin bu arada..

    YanıtlaSil

"kafan çok güzelmiş güle güle kullan"